Prostat kanseri için tipik erken belirtiler yoktur. Kendini ilerlemiş dönemde ortaya çıkan şikayetlerle belli etmektedir. Bu aşamada hastalığın tedavisi erken evre hastalığa göre daha zor olmaktadır. Bu sebepten henüz hastalığın prostat içinde sınırlı iken, yani klinik hiçbir bulgu vermediği erken dönemde tespit edilmesi oldukça önem taşmaktadır. Erkeklerin hiçbir şikayeti olmasa bile 50 yaşından sonra yılda bir kez prostat muayenesi için üroloji doktoruna başvurmasını sağlamak ancak bu hastalığa farkındalık oluşturmakla mümkündür.
Önemli Başlıklar
Prostat kanseri nedir?
Prostat bezi dokusunu oluşturan hücrelerin kontrolsüz ve anormal şekilde çoğalması sonucu gelişen kötü huylu tümöral oluşumdur.
Prostat kanseri belirtileri nelerdir?
Prostat kanserinin tipik erken belirtileri yoktur. Kendini ilerlemiş dönemde ki şikayetlerle belli etmektedir. Bu aşamaya gelindiğinde ise kişinin bu hastalıktan kurtulma olanağı mümkün olmayabilmektedir. Bu sebepten henüz hastalığın prostat içinde sınırlı iken, yani klinik hiçbir bulgu vermediği erken dönemde tespit edilmesi oldukça önem taşmaktadır. Erkeklerin hiçbir şikayeti olmasa bile 50 yaşından sonra yılda bir kez prostat muayenesi için üroloji doktoruna başvurmasını sağlamak ancak bu hastalığa farkındalık oluşturmakla mümkündür.
Prostat Kanseri Ameliyatı Fiyatı Ankara
Prostat kanseri ameliyatı fiyatı uygulanan ameliyat tekniğine, kullanılan cihaz ve malzemelere, işlemi yapan ekibin tecrübesine ve işlemin yapılacağı hastaneye göre değişkenlik göstermektedir. Prostat kanseri ameliyatını en kaliteli malzemeleri ve son teknolojiyi kullanarak A sınıfı hastanelerde tecrübeli ekibimizle gerçekleştirmekteyiz. Ameliyat ücretleri için bizi arayarak detaylı bilgi alabilirsiniz.
Prostat kanseri tanısı nasıl konulur?
Prostatın makattan parmakla muayenesi ve prostattan salgılanan kana belli miktarda geçen PSA dediğimiz bir proteinin kandaki düzeyinin ölçülmesi tanıda ilk basamağı oluşturan yöntemlerdir. PSA düzeyinin düşük olması mutlak kanser olmadığı anlamına gelmezken, yüksek olması da kanser olduğu anlamına gelmemektedir. Fakat bu iki muayene metodunda prostatta kanser şüphesi uyandıracak bulgular tespit edilirse multiparametrik prostat MRI dediğimiz görüntüleme yöntemi ile prostatın tümünü şüpheli lezyonlar açısından görüntülemek veya prostat biyopsisi ile doku örneklemesi yapmak gerekebilmektedir.
Prostat kanseri hakkında güncel paylaşımlar yaptığım instagram hesabımı beğenip takip etmeyi unutmayın.
Prostat kanseri tedavi yöntemleri nelerdir?
Prostat kanserinde tedavi seçimi, hastanın yaşının ve genel sağlık durumunun yanı sıra tümörün patolojik özelliklerinin (evre, derece v.b.) de değerlendirilmesiyle yapılmaktadır. Prostat kanseri tedavisinde uygulanan tedavi yöntemleri şu başlıklar altında sıralanabilir;
- Cerrahi Tedavi (Radikal Prostatektomi)
- Fokal Tedaviler (HIFU, Nano-knife v.b.)
- Işın Tedavisi (Radyoterapi)
- Hormon Tedavisi
- İlaç Tedavisi (Kemoterapi, Hedefe Yönelik Tedaviler)
- İzlem (Aktif İzlem veya Bekle Gör)
Cerrahi tedavi yöntemi olan Radikal prostatektomi ameliyatı, prostatın tümüyle çıkarılması işlemidir. Yayılım yapmamış hastalıkta tedavi yöntemleri arasında en etkin olanıdır. Radikal prostatektomi ameliyatı olan hastaların 10 yıllık sağkalım oranları %90’ın üzerindedir. Bu nedenle tüm tedavi yöntemleri arasında en çok tercih edileni radikal prostatektomidir.
Prostat dokusunun yerleşim yeri idrar tutmayı sağlayan yapılara ve cinsel işlevleri sağlayan sinirlere çok yakındır. Bu nedenle ameliyat sırasında cinsel işlevleri sağlayan sinirlerin korunması ve idrar tutmayı sağlayan yapılara zarar verilmemesi önem arz etmektedir.
Bu ameliyat göbek altı yaklaşık 10 cm’lik bir kesiden açık olarak ya da laparoskopik ve robotik cerrahi teknikler ile yapılabilmektedir. Yapılan geniş serili çalışmalar onkolojik sonuçlar açısından açık, robotik ve laparoskopik teknikler arasında fark olmadığını göstermektedir. Daha küçük kesi ve daha az kan kaybı robotik cerrahinin açık cerrahiye göre sağlamış olduğu avantajlardır. Her teknikle uygulanabilecek mesane boynu ve üretra koruyucu teknikler ile idrar tutma mekanizması daha iyi korunabilmekte, sinir koruyucu tekniklerle ise cinsel fonksiyonlar daha iyi korunabilmektedir.
Prostat kanseri neden olur?
Birçok kanser tipinde olduğu gibi bu hastalıktan da sorumlu tek bir sebep tanımlanmamıştır. Bununla beraber prostat kanseri için kesin olarak ortaya konmuş üç tane risk faktörü bulunmaktadır. Bunlar; yaş, etnik köken ve genetiktir.
Yaş arttıkça prostat kanseri görülme sıklığı artmaktadır. Örnek verecek olursak tüm vakaların sadece %2’si 50 yaşın altındadır. Yine epidemiyolojik çalışmalarda prostat kanserinin hem genetik yönünün hem de ailesel geçişinin olduğu gösterilmiştir. Bu sebeple ailesinde prostat kanseri olan kişilerde, normal popülasyona göre daha sık aralıklarla ve daha erken yaşta tarama yaptırılması önerilmektedir. Etnik köken olarak en düşük Doğu Asya’da, en sık da Amerika’da yaşayan siyah ırkta rastlanmaktadır. Ancak Doğu Asya kökenli bir kişi Amerika’ya göç ettiğinde yine prostat kanseri riskinin arttığı gösterilmiştir. Bu durum etnik köken haricinde çevresel faktörlerinde (obezite, bol yağlı ve düşük fibrinli beslenme, sedanter yaşam v.b.) prostatta kanser gelişiminde risk faktörü oluşturduğunu düşündürmektedir.
Prostat kanseri hakkında güncel paylaşımlar yaptığım facebook sayfamı beğenip takip etmeyi unutmayın.
Prostat kanseri evreleri nelerdir?
Her kanser türünde olduğu gibi prostat kanserinde de tedavi seçimi ve hastalığın gidişini öngörmek açısından evreleme yapmak son derece önemlidir. Prostat kanseriyle ilgili tüm dünyada en sık kullanılan evreleme sistemi TNM sınıflamasıdır.
T1 : Tümör prostat içine sınırlıdır. Muayenede tespit edilememektedir. PSA yüksekliği nedeniyle yapılan biyopsi veya prostat ameliyatı sırasında alınan dokuların patolojik incelemesi ile tanı konulmaktadır.
T2 : Prostatın elle muayenesi sırasında tümör saptanmaktadır.
T3 : Tümör prostat kapsülünü aşmış veya prostatın uzantısı olan seminal kesecikleri tutmuştur.
T4 : Tümör rektum, levator kası ve pelvik duvar gibi komşu yapıları tutup, fikse olmuştur.
Tümörün uzak metastaz durumu “M”, lenf nodu tutulumu “N” ise ile ifade edilmektedir.
Tümörün agresiflik derecesini belirlemek için ise Gleason skorlaması kullanılmaktadır.
Prostat kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Prostat kanseri, Amerikan Kanser Derneği verilerine göre batılı ülkelerde erkeklerde en sık izlenen kanser türüdür. Yaşamı boyunca her 6 erkekten 1’i prostat kanserine yakalanmaktadır. Prostat kanseri tüm kanser vakalarının yaklaşık dörtte birlik kısmını oluşturmaktadır. Ülkemizde de erkeklerde akciğer kanseriyle birlikte en sık izlenen kanser türlerinden birini oluşturmaktadır.
Son çalışmalarda bir erkeğin yaşam boyu prostat kanserine yakalanma riskinin %15-20 arasında olmasına karşın bu hastalığa bağlı ölüm riskinin %3 civarında olduğu rapor edilmektedir. Bu durum ise prostat kanserinin çok görülen bir kanser olmasına karşın, özellikle erken safhada teşhisi ve doğru tedavi planının uygulanması halinde iyileşme şansının çok yüksek bir hastalık olmasıyla ilişkilidir.
Prostat kanserinin tipik erken belirtileri yoktur. Kendini ilerlemiş dönemde ortaya çıkan şikayetlerle belli etmektedir. Bu aşamada hastalığın tedavisi erken evre hastalığa göre daha zor olmaktadır. Bu sebepten henüz hastalığın prostat içinde sınırlı iken, yani klinik hiçbir bulgu vermediği erken dönemde tespit edilmesi oldukça önem taşmaktadır. Erkeklerin hiçbir şikayeti olmasa bile 50 yaşından sonra yılda bir kez prostat muayenesi için üroloji doktoruna başvurmasını sağlamak ancak bu hastalığa farkındalık oluşturmakla mümkündür.
Prostat kanseri hakkında güncel videolar paylaştığım youtube kanalıma abone olmayı unutmayın.
KONU ÖZETİ
✅ Hastalık Adı | Prostat Kanseri |
✅ Belirtileri | Sık İdrara Çıkma, İdrardan Kan Gelmesi, Ağrılı İdrar Yapımı… |
✅ Tanı Yöntemleri | Elle Muayene, PSA Değerinin Ölçümü, Prostat MRI, Prostat Biyopsisi |
✅ Tedavi Seçenekleri | Cerrahi Tedavi, Fokal Tedaviler, Işın Tedavisi, Hormon Tedavisi, İlaç Tedavisi, İzlem |
✅ Tedavi Fiyatı | Görüntüle |
Sıkça Sorulan Sorular
Prostat kanseri hangi sıklıkla izlenir?
Ürolojik kanserlerden biri olan prostat kanseri, Amerikan Kanser Derneği verilerince batılı ülkelerde erkeklerde en sık izlenen kanser türüdür. Tüm kanser vakalarının ise yaklaşık dörtte birlik kısmını oluşturmaktadır. Ülkemizde de erkeklerde akciğer kanseriyle birlikte en sık izlenen kanser türlerinden biridir. Son çalışmalarda bir erkeğin yaşam boyu prostat kanserine yakalanma riskinin %15-20 arasında olmasına karşın bu hastalığa bağlı ölüm riskinin %3 civarında olduğu rapor edilmektedir. Bu durum ise prostat kanserinin çok görülen bir kanser olmasına karşın, özellikle erken safhada teşhisi ve doğru tedavi planının uygulanması halinde iyileşme şansının çok yüksek bir hastalık olmasıyla ilişkilidir.
Prostat kanserinin son evresinin belirtileri nelerdir?
Son dönem prostat kanserinde hastalığın yapmış olduğu metastazlara ve çevre organların tutulumuna bağlı şikayetler izlenmektedir. Kemik tutulumuna bağlı ağrılar, kırıklar ve nörolojik bulgular; akciğer tutulumuna bağlı öksürük, kanlı balgam, nefes darlığı; karaciğer tutulumuna bağlı sarılık, bulantı, kusma, iştahsızlık; lenf nodu tutulumuna bağlı vücutta ödem; komşu organ tutulumlarına bağlı idrar yapma ve dışkılama problemleri, beyin tutulumuna bağlı epilepsi, nörolojik şikayetler ve bilinç bulanıklığı izlenebilmektedir.
Prostat kanserinin kemiklere sıçraması nasıl anlaşılır?
Prostat kanserinin ilk tuttuğu kemik yapılar leğen kemiği, omurga ve kaburgalardır. Ancak vücuttaki tüm kemik yapıları tutabileceği unutulmamalıdır. Kemik ağrıları, kırıklar, güç ve his kaybı, halsizlik ve genel durum bozukluğu kemik metastazı gelişmesi durumunda sıklıkla izlenen şikayetlerdir. Prostat kanseri tanısı olan hastalarda şüphe durumunda kemik tutulumu varlığını ortaya koymak amacıyla kemik sintigrafisi ve PET/CT kullanılmaktadır.
Geç kalınmış prostat kanseri öldürür mü?
Prostat kanseri genel anlamda diğer kanser türlerine göre daha yavaş ve iyi seyirli bir kanser türü olarak bilinmektedir. Ancak her prostat kanseri aynı şekilde seyretmemektedir. Bir kısmı çok yavaş ve iyi bir seyir gösterirken bir kısmı agresif seyretmektedir. Yani prostat kanseri tedavi edilmezse ölümcül seyredebilen bir hastalıktır. Güncel yapılan çalışmalarda bir erkeğin yaşam boyu prostat kanserine yakalanma riskinin %15-20 arasında olmasına karşın bu hastalığa bağlı ölüm riskinin %3 civarında olduğu rapor edilmektedir. Bu durum ise prostat kanserinin çok görülen bir kanser olmasına karşın, özellikle erken safhada teşhisi ve doğru tedavi planının uygulanması halinde iyileşme şansının çok yüksek bir hastalık olmasıyla ilişkilidir.
Prostat kanseri tedavisi sonrası cinsel sağlık etkilenir mi?
Peniste sertleşmeyi sağlayan sinirler penise girmeden önce prostatın hemen yanından geçmektedir. Radikal prostatektomi dediğimiz ameliyat sırasında bu sinirler hasar görerek sertleşme sorunu meydana gelebilmektedir. Ameliyat öncesi ereksiyon fonksiyonları iyi olan özellikle genç hastalarda bu sinirlerin korunmasına dikkat ederek bu operasyonun gerçekleştirilmesine sinir koruyucu teknik adı verilmektedir. Ameliyat sonrası penil rehabilitasyon tedavileri (kegel egzersizleri, ESWT, P-shot vb) ile hasar gören dokuların bir miktar toparlanması sağlanabilmektedir. Uygun hastalarda fokal tedaviler (HIFU, nanoknife vb) ve aktif izlem gibi seçenekler cerrahi tedavinin istenmeyen etkilerinden korunmak için tercih edilebilmektedir. Prostat kanseri tedavisinde kullanılan hormonal tedaviler de erkeklik hormonu seviyesini düşürdüğü için cinsel isteksizlik, ereksiyon sorunları ve boşalma problemlerine yol açabilmektedir.
Prostat kanseri ameliyatı riskli midir?
Her ameliyatın olduğu gibi prostat kanseri ameliyatının da birtakım riskleri vardır. Bu riskler anesteziye bağlı oluşabilecek kalp damar ve akciğer sorunları, ameliyat sırasında oluşabilecek kanama ve organ yaralanmaları, ameliyat sonrası görülebilecek kanser nüksü, idrar kaçırma ve cinsel sağlık sorunları olarak sıralanabilir. Bu komplikasyonların görülme olasılığını azaltmak için; her hasta için en uygun tedavi yöntemini seçmek, ameliyat öncesi uygun ön hazırlık yapmak, işlemin donanımlı hastanelerde ve tecrübeli cerrahlarca gerçekleştirilmesi ve ameliyat sonrası doktor önerilerine uyulması gerekmektedir.
Prostat ultrasonografi incelemesi nedir?
Ultrasonografi yüksek frekanslı ses dalgaları kullanılarak iç organların incelenmesinde kullanılan bir görüntüleme yöntemidir. Prostat ultrasonografisi abdominal yani karından ya da makattan transrektal olarak yapılabilmektedir. Bu yöntem bize hastanın prostatı hakkında ayrıntılı bilgi vermekte, hem doğru tanıya ulaşmada hem de tedavinin planlanmasında yardımcı olmaktadır.
Prostat kanseri kendiliğinden iyileşir mi?
Prostat kanserinin tedavi verilmeden kendiliğinden iyileşmesi beklenen bir durum değildir. Bazı prostat kanseri vakaları çok yavaş seyirli olup hiçbir tedavi verilmese bile ilerleme yapmadan olduğu şekilde kalabilmektedir ve herhangi bir tedavi gerektirmemektedir. Bunlar klinik önemsiz prostat kanseri vakaları olarak kabul edilmekte olup aktif izlem ve bekle gör dediğimiz izlem yöntemleri bu amaçla uygulanmaktadır. Ömür boyu hiçbir tedavi gereksinimi olmayacak bu hastalara gereksiz tedavi verilmemesi açısından bu hastaların iyi ayırt edilmesi oldukça önemlidir. Literatürde çok nadiren olgular bazında bazı prostat kanseri hastalarında metastazların kendiliğinden gerilediği bildirilmiştir.
Kimlerde prostat kanseri riski daha fazladır?
Prostat kanseri için kesin olarak ortaya konmuş üç tane risk faktörü bulunmaktadır. Bunlar; yaş, etnik köken ve genetiktir. Yaş arttıkça prostat kanseri görülme sıklığı artmaktadır. Örnek verecek olursak tüm vakaların sadece %98’si 50 yaşın üzerindedir. Yine epidemiyolojik çalışmalarda prostat kanserinin hem genetik yönünün hem de ailesel geçişinin olduğu gösterilmiştir. Bu sebeple ailesinde prostat kanseri olan kişilerde, normal popülasyona göre daha sık aralıklarla ve daha erken yaşta tarama yaptırılması önerilmektedir. Etnik köken olarak en düşük Doğu Asya’da, en sık da Amerika’da yaşayan siyah ırkta rastlanmaktadır.
Prostat kanseri hangi yaşlarda görülür?
Tüm prostat kanseri vakalarının %98’i 50 yaşın üzerindedir. Prostat kanseri, etkilediği yaş grubu itibariyle iyi huylu prostat büyümesi ile birlikte bulunabilen, ancak bph’tan kaynaklanmayan ayrı bir hastalıktır. Sıklıkla ileri evrelere ulaşıncaya kadar da hiçbir semptoma ve bulguya yol açmamaktadır. Bu nedenle 50 yaş üzeri her erkeğin, idrarla ilgili şikayeti olsun ya da olmasın, en az yılda bir kere üroloji doktoruna prostat kontrolüne gitmesi önerilmektedir.
Prostat bezi nerededir ve işlevi nedir?
Prostat, erkeklerde idrar kesesinin hemen altına yerleşmiş, semen (meni) içeriğinin bir kısmının üretildiği yaklaşık ceviz büyüklüğünde (18–20 gr) bir bez dokusudur. Prostat bezinin salgıladığı sıvı, içerdiği maddeler sayesinde spermlerin vajinal ortamda hayatta kalabilmelerini ve vajina içerisinde meninin akışkan hale gelmesini sağlamaktadır.
İyi huylu prostat büyümesi kanser midir?
İyi huylu prostat büyümesi (BPH) ve prostat kanseri birbirinden farklı ve bağımsız gelişen iki hastalık olup birbirine dönüşme durumu söz konusu değildir. Prostat kanseri gelişimi açısından iyi huylu prostat büyümesi bir risk faktörü oluşturmamaktadır.
Prostat büyümesi ile prostat kanseri arasındaki fark nedir?
Prostat büyümesi, prostatın bez ve bağ dokusunun iyi huylu olarak büyümesi sonucu gelişen bir hastalıktır. Prostatın transizyonel zon adını verdiğimiz idrar kanalının etrafını saran bölümdeki dokuların iyi huylu büyümesidir. Büyüyen prostat dokusunun ortasından geçen idrar kanalını sıkıştırması sonucu idrar yapma problemleri ortaya çıkmaktadır. Prostat kanseri ise prostatı oluşturan hücrelerin anormal ve kontrolsüz çoğalması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Sıklıkla prostatın periferik zon adını verdiğimiz idrar kanalına uzak bölümlerinden gelişir. Bu nedenle uzak metastaz yapana kadar sıklıkla hiçbir şikayete yol açmaz. İyi huylu büyümeden en önemli farkı kanserojen bir durum olduğu için hayatı tehdit eden, tedavi edilmezse ölümcül seyredebilen bir hastalıktır.
Prostat kanseri önlenebilir mi?
Prostat sağlığınızı; prostat büyümesine ve prostat kanserine karşı korumak için alınması gereken önlemler şu şekilde sıralanabilir;
- İdeal Kiloyu Korumak
- Dengeli ve Düzenli Beslenmek: Antioksidan özellikleri yüksek meyveleri ve sebzeleri bol tüketmek prostat kanseri riskini azaltmaktadır. Kabak çekirdeği, brokoli, domates, soğan, baklagiller, sarımsak bu açıdan faydalı en çok bilinen meyveler ve sebzelerdir.
3. Doymuş Yağca Zengin Gıdaları Azaltmak: Prostat kanseri gelişimi ile hayvansal yağların çok tüketilmesi arasındaki risk birçok çalışma ile ortaya konulmuştur. - Yağlı Balıkların Sık Tüketilmesi: İçerdiği omega-3 sayesinde prostat kanserine karşı koruyucu gıdalardır.
- Egzersiz Yapmak: Koşu, yüzme ve tempolu yürüyüş gibi sporlar prostat kanserine karşı koruyucu olmalarının yanı sıra prostatite ve prostat büyümesine bağlı gelişen şikayetlerin azalmasına yardımcı olmaktadır.
- Sigarayı Bırakmak: Birçok kanseri türünde olduğu gibi sigara prostat kanserine karşı da risk oluşturmaktadır. Sigaranın ayrıca prostat kanseri tanısı alan erkeklerde hem ölüm riskini arttırdığı hem de hastalığın seyrini hızlandırdığı bilinmektedir.
- Düzenli Kontroller: Ailesinde prostat kanseri olmayan erkeklerin 50 yaşından sonra, olan erkeklerin ise 45 yaşından sonra hiçbir şikayeti olmasa dahi düzenli ürolojik kontrollerini yaptırmaları tavsiye edilmektedir. Kişi idrar yakınma problemleri varsa kaç yaşında olursa olsun mutlaka bir üroloji uzmanına görünmelidir.
Prostat kanserine ne iyi gelir?
Prostat hastalıklarına iyi gelen prostat dostu gıdaları şu şekilde sıralayabiliriz;
- Domates: Güçlü bir antioksidan olan ve prostat kanseri riskini azalttığı bilinen likopence zengin bir yiyecektir.
- Brokoli: Antikanser içerikli komponentleri ve zengin sulforaphane sayesinde prostat kanserine karşı koruyucu bir besin olarak kabul edilmektedir.
- Yeşil Çay: İçermiş olduğu zengin epigallocatechin, epicatechin gallate ve ksantin deriveleri gibi güçlü antioksidanlar ile prostat kanseriyle savaşan dost bir içecek olarak kabul edilir. Günde 2 bardak yeşil çay içen erkeklerin, içerdiği hücre ölümünü tetikleyen enzimler sayesinde prostat kanserine yakalanma riskinin azaldığını öne süren çalışmalar mevcuttur.
- Soya Fasulyesi ve baklagiller : Soya fasulyesi de dahil olmak üzere yer fıstığı, fasulye ve mercimek gibi baklagiller içermiş oldukları zengin fitoöstrojenler sayesinde prostat kanserine karşı savaşmakta ve tümör büyümesine engel olmaktadır.
- Nar Suyu: Antioksidan yönünden oldukça zengin içecek olan nar suyunun prostat kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediği çeşitli deneylerde gösterilmiştir.
- Yağlı Balıklar: Omega-3 yönünden zengin uskumru ve somon gibi yağlı balıkların prostat sağlığının korunmasında etkili olduğu çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.
- Soğan ve Sarımsak: Bu besinleri tüketenlerin tüketmeyenlere göre daha az prostat büyümesi problemi yaşadığı yönünde çalışmalar bulunmaktadır.
- Kabak Çekirdeği: Antioksidan, anti-inflamatuar ve hormonal etkileri nedeniyle hem prostat kanserine hem de prostat büyümesine karşı önleyici etkileri olduğu kabul edilen bir besindir.
Tüm bu diyet önerilerinin yanı sıra alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, stres ve kaygıdan uzaklaşmak, düzenli egzersiz yapmak, ideal kiloyu korumak ve düzenli ürolojik kontrollerin yaptırılması prostat kanserinden korunmak için son derece önemlidir.
Prostat kanseri ameliyatı sonrası yaşam süresi nasıl etkilenir?
Prostat kanserinin sadece prostatta sınırlı olduğu lokalize hastalığa sahip kişilerde sağ kalım oranları oldukça yüksektir (5 yıllık sağ kalım oranları nerdeyse %100’e yakın). Lokal ileri veya metastatik hastalığı olan kişilerde de multi-modal dediğimiz yani tedavi yöntemlerinin bir arada kullanıldığı tekniklerle oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır.
NOT : Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.
Muayene ve ameliyat fiyatları için şimdi iletişime geç!
Prostat kanseri hakkında sizden gelen sorular ve yorumlar